Kök Hücre
Kök Hücre Nedir?
İnsan vücudunu oluşturan yaklaşık 200 farklı tipte hücre bulunmaktadır. Bu hücrelerin yapı ve fonksiyonlarının birçok açıdan benzer olduğu bilinmekle birlikte sadece kendilerine has davranış ve fonksiyonları da bulunmaktadır. Bu hücre tiplerinin belirli bir bölünme kapasitesi bulunur genellikle bir fonksiyon için özelleşme eğilimindedir. Bu sayede doku ve organlar fonksiyonlarını sorunsuz sürdürebilmektedir. Bu hücrelerin dışında kendi kendini yenileme ve farklılaşma gibi iki temel özelliğe sahip hücrelerde bulunmaktadır. Bu iki temel özelliği taşıyan hücrelere ‘ kök hücre’ denilmektedir. Bu özellikleri sayesinde tıbbi açıdan da önem arz etmektedirler.
Klinik anlamda ilk uygulamalar hematopoetik kök hücreler üzerinde olduğu için kısa sürede, bu konuda çok sayıda veriye ulaşma şansı doğmuştur. Sağlıklı bir insanda kan ve immün sistem hücreleri kemik iliğinde üretilip dolaşım kanı ve dokulara gönderilir. Ağırlık olarak bakıldığında kemik iliği vücudun ağır organlarındandır, yaklaşık ağırlığı karaciğere yakındır. Normal hematopoezde (kan yapıcı kök hücreden olgun kan ve immün sistem hücrelerinin kontrollü bir şekilde üretilmesi) günlük milyarlarca hücre üretilir. Bu açıdan bakıldığında kemik iliği en aktif organlardandır. Kemik iliğinin en önemli hücreleri hematopoetik kök hücre ve mezenkimal kök hücrelerdir.
Kök hücre tedavisini tanımlarken öncelikle standart tedavi ve henüz klinik araştırma düzeyinde olan tedavi seçenekleri olarak ikiye ayırmakta fayda vardır.
Hematopoetik Kök Hücre
Hematopoetik kök hücreler yaşam boyu hematopoezin sağlanması için gereklidir. Hematopoetik kök hücreler hematopoez dışında da doku hasarlarının tamirinde rol oynarlar. Hematopoetik kök hücrelerin yaşam boyu fonksiyonlarını devam ettirebilmeleri, kemik iliğinde “niş” adı verilen özellikli mikroçevrede yerleşmeleri ve zararlı etkilerden kaçmaları ile mümkün olmaktadır. Bu ortamda Hematopoetik kök hücreler, istirahat halinde Kök hücre tedavisi havuzunda hücre sayısını sabit tutmaya çalışırlar. Ayrıca belirli aralıklarla hücre döngüsüne girerek homeostaz için gerekli hematopoetik hücre ihtiyaçlarını karşılarlar. Streste ise artan ihtiyacı karşılamak üzere devamlı döngüde kalırlar.
Hematopoetik kök hücreler, kemik iliğinde karşılıklı sinyaller tarafından düzenlenmektedir. Bu sinyaller hücrelerin sessiz kalmasını, kendini yenilemesini ya da mikroçevreden çıkarak farklılaşmasını belirler.
Mezenkimal Kök Hücre
Kemik iliği mikroçevresi, hematopoetik kök hücreler yanında mezenkimal kök hücre, endotel projenitör hücre, farklı dokulara ait kök hücrelere de ev sahipliği yapmakta; patolojik durumlarda rejeneratif amaçlı kök hücre trafiğini düzenleyerek kritik görev üstlenmektedir. Kemik iliği hücreleri laboratuvar ortamında kültür kaplarında kültüre edildikleri zaman plastik kültür kaplarına yapışan hücrelerin kemik iliği stromal hücreleri olduğu tespit edilmiştir.
Mezenkimal kök hücreler esas olarak, erişkin tip kök hücrelerdir. Stromal kökenli olmaları nedeniyle genel anlamda “destek hücresi” özelliği taşımaları, mezenkimal kök hücrelerin tıbbın birçok alanında kullanım potansiyelinin temelini oluşturmaktadır. Mezenkimal Kök Hücreler: Hücre Tedavisi Ve Rejenerasyon Potansiyeli yazımızdan farklı bilgiler edinebilirsiniz.
Yağ, kemik, kıkırdak, kas, tendon, ligament, sinir gibi hücrelere farklılaşabilir. Bu hücreler ilk kez Fridenstein isimli araştırmacı tarafından tanımlanmışlardır. Fridenstein, FCS (fötal buzağı serumu) kullanılarak yapılan kemik iliği kültürlerinde tutunma yeteneği gösteren, morfolojik olarak fibroblastlara benzeyen hücre kolonilerinin bulunduğunu ve bunların kemik ve yağ hücrelerine farklılaşma yeteneğine sahip olduklarını göstermiştir. Yıllar sonra yapılan çalışmalarda bu hücrelerin hematopoetik özellikte olmayan multipotent kök hücreler olduğu, her üç germ yaprağından köken alan hücrelere farklılaşma yeteneği bulunduğu ortaya konmuştur.
Kök Hücre Tedavisi Nedir?
Kök hücre tedavisini tanımlarken öncelikle standart tedavi ve henüz klinik araştırma düzeyinde olan tedavi seçenekleri olarak ikiye ayırmakta fayda vardır. Kök hücrenin standart tedavide kullanılması hematopoetik kök hücrelerin kemik iliği nakli amacıyla kullanılması ile başlar. Hematopoetik kök hücreler klinik olarak 1950’lerden beri kullanılmaktadır. Kemik iliğinin benign hastalıklarında (Edinsel ağır aplastik anemi, Fankoni anemisi, Talasemi majör, Orak hücreli anemi gibi) terapötik ve malign rahatsızlıklarında kullanıma rutin olarak girmesi yetmişli yıllara doğru olmuştur. Yılda artık yüz bine yakın hematopoetik Kök hücre tedavisi yani nakli yapılabilmektedir. Kemik iliğinin bir diğer önemli hücre grubu olan mezenkimal kök hücrelerde klinik uygulamalarda son dönemde yer almaktadır.
Mezenkimal kök hücreler stromal kökenli multipotent hücrelerdir ve rejenerasyon sürecinin önemli bileşenleridir. Bu hücrelerle klinik deneyim ise en fazla hematopoetik Kök hücre tedavisi alanında olmuştur. Kök hücre tedavisi nakil sonrası hematopoezin desteklenmesinde rol aldıkları ve akut graft versus host hastalığında terapötik role sahip oldukları bilinmektedir. Mezenkimal kök hücreler, rejeneratif özellikleri nedeni ile kemik, kıkırdak, tendon, kas tamirinde ortopedik amaçlı, beta adacık hücrelerin rejenesyonunda endokrin amaçlı, kardiyak hasarların giderilmesi amaçlı en sık üzerinde çalışma yapılan alanlardır.
Kök hücre tedavisi yara iyileşmesi, oral patolojiler ve sistemik hastalıkların oral patolojileri, periferik arter hastalığına bağlı iskemiler, multipl skleroz, başta olmak üzere bazı nöral hastalıklar ve bazı retinal hastalıklarda, otizm tedavisinde rejeneratif amaçlı kullanımı ve bu uygulamalara yönelik çalışmalar mevcuttur. Mezenkimal kök hücreler başta rejeneratif amaçlı olarak yukarıda belirlenen hastalıklar ve inflamatuar/otoimmün hastalıklar olmak üzere birçok hasar durumunda uygulanması potansiyel bir yöntem olarak ortaya çıkmıştır. Klinik uygulamalarda mezenkimal kök hücreler genellikle intravenöz infüzyonla verilmekte ve güvenli olduğu kabul edilmektedir.
Kök hücre tedavisi, denilince günümüzde standart tedavi olarak hematopoetik kök hücre nakli ya da kemik iliği nakli olarak adlandırılan tedavi seçeneği ifade edilmektedir.
Kök Hücre Tedavisi Nasıl Yapılır?
Kök hücre tedavisi nasıl yapılır? sorusuna kök hücre tedavisi, denilince günümüzde standart tedavi olarak hematopoetik kök hücre nakli ya da kemik iliği nakli olarak adlandırılan Kök hücre tedavisi seçeneği ifade edilmektedir. Bu tedavi dışındaki uygulamalar henüz klinik araştırma aşamasında olan tedavi seçenekleridir. Hematopoetik kök hücre nakli tedavisindeki temel prensip, kan yapımından sorumlu hematopoetik kök hücre ve/veya sonraki farklılaştığı hücre aşamalarında meydana gelen durumların düzeltilmeye çalışılması olarak özetlenebilir.
Kök hücre kaynağına göre temel olarak ikiye ayrılır.
- Otolog Kök Hücre Nakli : Otolog (kişinin kendisinden elde edilen kök hücrenin kullanımı) kök hücre transplantasyonunun en yaygın kullanım alanını hematolojik hastalıklar oluşturmaktadır. Özellikle multipl myeloma (MM) ve lenfomalar bu tedavi seçeneğinin en yoğun kullanıldığı hastalık gruplarıdır. Kök hücre tedavisi, hastalara çok daha yüksek doz kemoterapi uygulayabilmek ve bu arada oluşacak olan kemik iliği hasarının hastanın kendisinden elde edilmiş kök hücreleri aracılığı ile alt edilmesi esasına dayalıdır.
- Allojenik Kök Hücre Nakli: Allojenik(HLA antijenleri uyumlu başka bir kişiden elde edilen kök hücrenin kullanımı) kök hücre nakli konjenital veya sonradan gelişen birçok hematolojik hastalıklarda ve kanserlerinde kür sağlayabilen etkili bir tedavi yöntemidir.
Hazırlama rejimi: Otolog veya allojeneik transplantasyon öncesi kemoterapi, radyoterapi ve biyolojik tedavi kombinasyonlarının antineoplastik veya immunsupresif ajan olarak kullanımı ‘hazırlama rejimi’ olarak adlandırılır. Hazırlama rejimi hemopoetik transplantasyonda önemli rol oynar.
Klinikte Kullanılan Kök Hücrelerin Temel Kaynağı;
1- Kemik iliği
2- Mobilizasyon sonrası periferik kan
3- Kordon kanı
4-Kordon dokusu/ Gmbek bağı
5- Yağ Dokusu ( Henüz Araştırma Düzeyinde)
Kök Hücre Tedavisi Hangi Hastalıkların Tedavisinide Kullanılır?
Acute Myelofibrosis ,Agnogenic Myeloid Metaplasia (Myelofibrosis),Amyloidosis,Aplastic Anemia (Severe),Beta Thalassemia Major,Blackfan-Diamond Anemia, Congenital Amegakaryocytic Thrombocytopenia (CAT), Congenital Cytopenia, Congenital Dyserythropoietic Anemia, Dyskeratosis Congenita, Essential Thrombocythemia, Fanconi Anemia, Glanzmann’s Thrombasthenia, Myelodysplastic Syndrome, Paroxysmal Nocturnal Hemoglobinuria (PNH), Polycythemia Vera, Pure Red Cell Aplasia, Refractory Anemia with Excess Blasts (RAEB), Refractory Anemia with Excess Blasts in Transition (RAEB-T),Refractory Anemia with Ringed Sideroblasts (RARS), Shwachman-Diamond Syndrome, Sickle Cell Disease,
Acute Biphenotypic Leukemia,Acute Lymphocytic Leukemia (ALL),Acute Myelogenous Leukemia (AML), Acute Undifferentiated Leukemia, Adult T Cell Leukemia/Lymphoma, Chronic Active Epstein Barr, Chronic Lymphocytic Leukemia (CLL), Chronic Myelogenous Leukemia (CML), Chronic Myelomonocytic Leukemia (CMML), Ewing Sarcoma, Hodgkin’s Lymphoma, Juvenile Chronic Myelogenous Leukemia (JCML),Juvenile Myelomonocytic Leukemia (JMML),Myeloid/Natural Killer (NK) Cell PrecursorAcute Leukemia,Non-Hodgkin’s Lymphoma,Prolymphocytic Leukemia, Plasma Cell Leukemia, Leukocyte Adhesion Deficiency, Multiple Myeloma, Neuroblastoma, Rhabdomyosarcoma, Thymoma (Thymic Carcinoma), Waldenstrom’s Macroglobulinemia, Wilms Tumor,
- Bağışıklık Sistem Hastalıkları
Adenosine Deaminase Deficiency (SCID),Bare Lymphocyte Syndrome (SCID), Chediak-Higashi Syndrome (SCID), Chronic Granulomatous Disease, Congenital Neutropenia DiGeorge Syndrome,Evans Syndrome, Fucosidosis, Hemophagocytic Lymphohistiocytosis (HLH), Hemophagocytosis Langerhans’ Cell Histiocytosis (Histiocytosis X) IKK Gamma Deficiency (NEMO Deficiency) Immune Dysregulation, Polyendocrinopathy, Enteropathy, X-linked (IPEX) Syndrome, Kostmann Syndrome (SCID),Myelokathexis Omenn Syndrome (SCID), Phosphorylase Deficiency (SCID),Purine Nucleoside (SCID), Reticular Dysgenesis (SCID), Severe Combined Immunodeficiency Diseases (SCID), Thymic Dysplasia, Wiskott-Aldrich Syndrome, X-linked Agammaglobulinemia, X-Linked Hyper IgM Syndrome, X-Linked Lymphoproliferative Disorder
Congenital Erythropoietic Porphyria (Gunther Disease), Gaucher Disease, Hunter Syndrome (MPS-II),Hurler Syndrome (MPS-IH), Krabbe Disease, Lesch-Nyhan Syndrome, Mannosidosis, Maroteaux-Lamy Syndrome (MPS-VI), Metachromatic Leukodystrophy, Mucolipidosis II (I-cell Disease),Neuronal Ceroid Lipofuscinosis (Batten Disease),Niemann-Pick Disease,Sandhoff Disease, Sanfilippo Syndrome (MPS-III),Scheie Syndrome (MPS-IS), Sly Syndrome (MPS-VII),Tay Sachs, Wolman Disease, X-Linked Adrenoleukodystrophy,
Kök Hücre Tedavisi İçin Kök Hücre Bağışı
Kök hücrenin, kişinin kendisi için ileride kullanılmak üzere bağışlanması, saklama masraflarını karşılaması koşulu ile gerçekleştirebilir. Dünyada ve Ülkemizde bu amaçla kullanılan kaynaklardan en önemlisi kordon kanı ve göbek bağıdır. Sağlık Bakanlığının yayınladığı yönetmelikler ışığında bu işlem teknik altyapısı uygun merkezlerde Bakanlığın denetiminde yapılmaktadır.
Temel Basamaklar;
Ülkemizde kordon kanı ve dokusunun tıbbi ve hukuki çerçevesini belirleyen iki ana mevzuat bulunmaktadır, bu sağlık hizmetini sağlayan merkezler bu çerçeve içerisinde faaliyetlerini sürdürürler.
(1)İnsan doku ve hücre ürünlerinin ruhsatlandırılması ve bu ürünlerin üretim, ithalat, ihracat, depolama ve dağıtım faaliyetlerini yürüten merkezler hakkında tebliğ (4 Nisan 2014 Resmî Gazete Sayı: 28962)
2) Kordon kanı bankacılığı yönetmeliği (Resmi gazete tarihi: 05.07.2005 resmi gazete sayısı: 25866 )
Özetle:
1- Gebeliğin son iki ayı içinde anne HbsAg, HCV, HIV, VDRL testlerini yaptırır.(Kadın doğum doktoru bu testleri ister)
2- İlgili sözleşme ve onam formları ile kordon kanı ve doku toplama kiti banka tarafından aileye teslim edilir.
3- Doğumdan* hemen sonra (1-2 dak. İçinde) Kan ve Doku, Kadın doğum uzmanı tarafından alınır ve banka görevlisine bankaya ulaştırılmak üzere teslim edilir.
Doğum şekli (normal doğum / sectio ) kordon kanı alımı için herhangi bir fark yaratmamaktadır. Her iki doğum şeklinde de kordon kanı ve dokusu güvenli bir şekilde toplanabilir.
4- Bankaya ulaşan kan ve dokudan hücresel ve mikrobiyolojik kalite kontrol testleri yapılır.
5- Uygun olan kan ve doku kalıcı saklamaya alınır *.
- Saklama süresi kordon kanında 23,5 yıl olarak literatürde kanıta dayalı tıp verisi bulunmaktadır.
- Kordon doku bankacılığı henüz gelişmekte olan bir süreç olduğu için saklama süresi ile ilgili literatür bilgisi kanda olduğu gibi bulunmamaktadır. Bununla birlikte doku daha dayanıklı olduğu için kana göre daha uzun süre saklanabileceği düşünülmektedir.
Kök Hücre Tedavisine Başlamadan Önce Bilinmesi Gerekenler
Kök hücre tedavisinin ‘standart tedavi’ olarak kabul edilen uygulaması kemik iliği nakli olarak da isimlendirilen hematopoetik kök hücre naklidir. Bunun dışındaki uygulamalar henüz klinik araştırma düzeyindeki tedavi seçenekleridir. Klinik araştırma aşaması standart tedaviye geçilmeden önceki aşamaları kapsar. Yeteri kadar veriye ulaştıktan sonra ve belirli aşamalar (faz çalışmaları) tamamlandıktan sonra tedavi protokolleri belirlenir.
Kök hücre kavramı ve çeşitlerine bakıldığında her birinin kendine has avantaj ve dezavantajları olduğu görülmektedir. Kök hücre tedavisi potansiyeli ile ilgili önemli klinik öncesi ve klinik çalışmalar göz önüne alındığında, kök hücre tedavisi doku onarımı için önemli bir yaklaşım olduğu görülmektedir. Doku onarımı için kök hücre terapisinin gelişimi öncelikle kök hücrelere, özellikle de mezenkimal kök hücrelere dayanmaktadır.
Tanımlanan hücrelerin tümüne multipotent farklılaşma özelliği , nörolojik hastalıklar, gastrointestinal hastalıklar, kardiyovasküler hastalıklar, akut ve kronik yaraların iyileştirilmesi ve farmasötik tedavisi için önemli adaylar olarak kabul edilmektedir. Literatürdeki artan sayıdaki çalışmalar, kök hücrelerin özelliklerine, potensi kabiliyetine ve dokuların rejenerasyonu veya onarımına yönelik uygulamalarını içermektedir. Kök hücreler, sürekli kendini yenileme yeteneği ve çok yönlülük yani farklılaşabilme yetenekleri çalışmalarda öne çıkmaktadır.